Türkiye’nin ilk seramik sanatçısı Füreya'nın hikayesi...
“Sanatı müzelere hapsetmek yok!” cümlesiyle yola çıkan ve seramiği üretmekle kalmayıp, sanatı yaşam biçimi haline getiren, Türkiye’nin ilk seramik sanatçısı Füreya Koral...
Toplum yararına bir şeyler yapma isteğinin cevabını bulması yıllar sürmüş ve ölümcül bir hastalıktan geçmeye mal olmuş bir hayat yaşayan Koral, sanata düşkün bir ailede yetişti.
Hastalıkla savaştığı dönemde odasında oyalanmak için hamurlar ile oynayan Füreya, hayatının başarı ateşine verecek o ilk kıvılcımdan habersizdi. Çok geçmeden içinde onu dürtüp duran, uyanmak isteyen tutkunun ne olduğunu bulmuştu ve seramik üzerine çalışmaya başlamıştı.
Füreya, kendi deyimi ile, “Osmanlı laleleri, karanfilleri ve söğütlerinin, Kütahya yeşilinin, kiremit kırmızısının, hele de Akdeniz turkuazının tutsağı” idi. Eserlerinde de bunlardan ilham aldı.
Övgüye layık sanatı için, Şöyle yazmıştı Atatürk, Füreya’nın anı defterine:
“Füreya hanım görüyorum ki, siz çok çalışkan bir insansınız. Millet sizden çok şey bekliyor. Siz çalışmalı ve bir şeyler vermelisiniz memlekete” (M. Kemal Atatürk)
Yeri doldurulmayacak kadar özel bir mevsimdir Füreya...
Son eserinde, insanlığın yalnız kalmışlığını ve dejenere olmuş halini, içi boş, gözlerinde ve vücudunda açılmış derin boşluklarla anlatıyordu Füreya. 85 yaşındaydı. Yaşlandı ancak gururluydu. Biliyordu ki, yetiştirdiği her bir Füreya, yeryüzünde yaşamaya devam edecekti. Kuşkusuz bunun rahatlığıyla, Füreya Koral, 1997’nin bir yaz gününde hayata gözlerini kapadı. Muhtemelen üzüldüğü tek şey bir daha seramik yapamayacak oluşuydu.
26 Ağustos bir Cumhuriyet kadını olarak kalbinin ve becerilerinin izinden giden Füreya Koral’ın ölüm yıl dönümü.
İyi ki var oldun ve kendi ruhunun izini sürdün Füreya... Sanatını ve seni minnetle anıyoruz...
Comments